29 Ekim 2011 Cumartesi

Dört gözle beklediğimiz ayın 28'i ve günün özeti :)

Geldiğimiz ilk bir ayın rahatlığının öcünü aldı Ekim ayı bizden. Evet yaklaşık bir aydır sürekli sunumlarla,ödevlerle,sınavlarla uğraştık. Aslında henüz bitmiş de sayılmaz ama biz nedense kendimizi İsveçce dil sınavının olduğu güne odaklanmışız. E iyi ki de öyle yapmışız. Aslında bir beklentimiz yoktu ayın 28'inden ama hem günlerden Cuma olması  ( haftanın cuma günleri İsveç'in eğlenme günüdür ve bu cumanın ana teması ''Halloween'') hem de sınavdan sonra yapacak hiçbir şey olmayacağı düşüncesi  aklımızdan çıkmıyordu:)

Sabahın 07:30 unda başlayan gün gece 02:30 da bitti. Gün nasıl mı geçti, şöyle kısaca bahsedeyim:

Evet , 7:30 da gözlerimi güneş ışıklarının gözüme vurmasıyla uyandım! demeyi çok isterdim ama ne yazıkki İsveç karanlık yüzünü yavaş yavaş göstermeye başlamıştı. Bir zamanlar 5'te doğan güneş bakalım bugün kaçta doğacaktı. Zifiri bir karanlıkta uyandım ve 09:00'daki sınav için uyur gezer halinde hazırlandım. Bu bizim buradaki ilk yazılı sınavımızdı. O yüzden nasıl bir tarzla karşılaşacağımızı bilememenin endişesi vardı ben de biraz. Neyse ki hiç öyle tahmin ettiğim gibi farklı,beklemediğim tarzda bir sınav olmadı. Türkiye'de olsa en fazla taş çatlasın 40-45 dk verilebilecek bir sınava adamlar 3 saat vermişlerdi. Çünkü adamların mentalitesi bizimkiler gibi, çocukları zamanla yarıştırma ve bir zaman dilimi içine sıkıştırmaktan geçmiyor. Rahat rahat yapın sınavınızı diyorlar. Başarılı bir sınavdı.

Uzun zamandır ziyaret edip tanışmak istediğimiz insanlar vardı. 27 sene önce Türkiye'den gelmiş Falun şehir merkezinde Kebap restaurantı  olan bir aileydi. Hanım Abla ve eşi Hüseyin Ağabey. Sınavdan sonra onların restaurantına gittik. Hüseyin Ağabey'yle tanıştık ilk ve  Anadolu insanımızın bildik misafirperverlik duygusuyla kendi yerimiz gibi hissettim orayı. Tavsiyeler üzerine kebap pizza yedik. Yeyip bitiremediğimiz , 3 gün daha yemek yemem diyecek kadar patlayana kadar doyduğumuz, yemekten sonra gözlerimizin kapanmaya başladığı bir şeydi bu kebap pizza. Çok lezzetli ama bir o kadar da çok büyük bir tabaktı:)
Daha sonra Hanım Abla da geldi ve onunla da tanıştık. Kendimi sanki Türkiye'de başka bir şehirdeymişim gibi hissettim. O kadar doğal ve içtendi ki her şey...
Yemekten sonra çaylar içildi ve koyu sohbetlere daldık.
Hanım abla Adanalı Hüseyin ağabey Kayserili. İsveç'e geliş sebepleri çok tanıdık: Siyasi. 27 sene olmuş İsveç'e geleli. İsveç devletinin onlara sağladıkları imkanlardan sonra Türkiye'ye dönmek isteseler bile yapamamışlar. Ama gönülleri sürekli Türkiye'de, yılda en az iki defa Türkiye'ye gitmeden yapmıyormuş Hüseyin Ağabey. İnsanlarına hasretler.Bu yüzden bize sitem ettiler ilk başta.
''2 aydır buradasınız da neden gelmediniz . Yemek yemeyi geçtim, gelin sohbet edelim konuşalım. Geçen sene gelen çocuklarla hep görüşüyorduk.'' diyorlardı.
Saatlerce oturduk sohbet ettik. Kalktığımızda hepimiz bu insanları tanıdığımıza çok memnun olmuştuk. Yediklerimizden ücret almayarak da  Anadolu insanımın gönül güzelliğini de göstermişlerdi.

Sonraki plan akşamki Halloween eğlencesiydi. Bizim İspanyol kızlar pek hevesli akşam için. Yüz boyaları alınmış, ne olacaklarına karar vermişlerdi bile. Bizim için bir ilk olacaktı böyle bir günü kutlamak. Hep birlikte hazırlandık, yüzlerimizi boyadık.Kedi kadın, cadı , ve Saw karakterlerini seçtik dün gece için. Daha sonra hep birlikte şehir merkezindeki, öğrencilere özel bir bina olan Student Union'a gittik. Burası üniversitenin öğrencilerin eğlence ve çeşitli organizasyonlar düzenleyebilmesi için kurulmuş öğrenci birliği binası. Her cuma eğer daha cazip bir yer yoksa öğrenciler burada eğlenirler. Biz de bu Halloween sebebiyle ilk defa Union'a da gitmiş olduk. Çok eğlendik. İnanılmaz kostümler, inanılmaz yaratıcı fikirler gördük. Gece bittiğinde yorgunluktan harap haldeydim. Öyle yorulmuşum ki, gece nasıl uyumuşsam sabah da aynı pozisyonda kalkmışım. Yani kısaca özetlemek gerekirse; ayın 28'inin hakkını verdik :)