9 Mart 2012 Cuma

YENİDEN MERHABA

         Merhaba dostlar, evet uzun aralıklarla yazma durumunu sanırım alışkanlık haline getirdim, kötü oldu bu, parmaklarımın üretkenliğinin zayıf olduğu bir dönemdeyim sanırım oysa elbette ki anlattığım,tartıştığım, üzerinde kafa yorup düşündüğüm çok şey var.

         Mesela, bazen gerçekten kafam atıyor ve kendi kendime şöyle bir sahne hayal ediyorum kafamda ( dostlarıma da sıkça söylerim bu hayalimi) : güneş ha doğdu ha doğacak, ortalık aydınlanmış ama gün daha doğmamış... erkenden kalkmışım, mis gibi bir hava var, sabahın sisi gün ışığı yükseldikçe, ardında çiğ tanelerini bırakıp, akşama görüşmek üzere çekiliyor vadiden... aklımda ne koca dünyanın çirkin dertleri ne şehirlerin gürültüsü,ne okunacak makaleler, ne hazırlanılacak sınavlar,ne uyumaktan şişmiş gözler,ne söyleyip de söyleyemediğim içimi kemiren sözler.... hepsinden uzak, elimde sadece bir küçük inecuğum:),bir küçük evim kendi dünyamda ayaklarım toprağa basa basa, eriyen karları,açan kardelenleri,gürüldeyen dereleri,uyanan doğayı yaşaya yaşaya geçen bir ömür olsun benimki diyorum.

Hikaye tanıdık, ama biraz geç kaldım ben Heidi olmak için öyle değil mi :))

Biz doğaya yani özümüze hasret şehir insanları... Ne kadar özeniyorum hayatlarını sadece doğanın verdiği kadarıyla, doğanın kurallarına göre yaşayan insanlara bilemezsiniz. Oysa biz şehir insanları, özendiğimiz ve aslında insanlığın özünün ait olduğu yerlere çok uzağız. Şehirlerin göz kamaştıran ışıkları altında sararıp solan hayatlarımız, doğadan uzaklaştıkça, insanlıktan uzaklaşan icatlarımız, özümüzden uzaklaştıkça artan çatışmalar,savaşlar,katliamlar.... Her geçen gün aklımızın almadığı vahşetler, Tv'lerde kafamıza kazınan ölüm haberleri. Ölümü ve kötülüğü kanıksadığımız korkulu bir dünya bizimkisi. Oysa dağlar...

Ya işte bazen böyle kafam atıyor git Heidicilik oyna yaylalarda kızım diyorum. Ama sonra işte o içimdeki diğer Ebru sabredemiyor. Bu dünya böyle dünya, senin doğduğun yerde insan ayağı toprağa basmıyor ama insan burada da insan ve ben her zaman dediğim gibi bu dünyada güzel işler yapanlardan olmalı, güzel şeyler üretmeli, yeterince çirkinlik varken biz çirkinlikleri güzelleştirmeliyiz diyorum.

Keşke herşey 2+2=4 ü bulmak kadar kolay olsa. İnsanlığı uğraştığı sorunlara çözüm aramak da bizim işimiz işte. İnsanoğlunun tüm çıkarcı, ikiyüzlü,riyakar ve acımasız tarafına karşı, gül yüzlü çocukları,kitapları,aklımızı,ruhumuzu ve kalbimizi koyuyoruz.Çok mu Don Kişot olduk şimdi de ne? :))
Hadi bakalım, göreceğiz ne olacağımızı Heidi mi Don Kişot mu ;)